Yargıcı şapkam: Uzun zamandır dolabın bir köşesinde unutulmuş ve bulunduktan sonra en sevilenler arasına girdiği ve yoğunluktan pek ilgilenemediğim saçlarımı gizlediği için.
Zara minik, zımbalı çantam: İçine sadece bir iki kartvizit, ajansa giriş kartlarımı ve biraz para atabildiğim, ama boynumda kolye gibi de kullanabildiğim için.
Acne botlarım: Görür görmez bu tam benlik diyip, yazın şortlarla kombinleyeceğim için.
Kitaplarım: Bana uyumadan önce, iş aralarında, kahve keyiflerinde bol bol ilham verdikleri için.
Eşyalarımı seviyorum ben.
Onlara anlamlar yüklemeyi, bol bol kullanmayı, vakit geçirmeyi… Etrafımda bana ait, benim gibi, benimle olan şeyleri seviyorum. Sadece seviyorum. Bağlanmadan seviyorum. Değişebilir, geçici, ihtiyaca göre olmalarını seviyorum. Her birine bir amaç bir görev vermeyi seviyorum hayatımda. Öylesine olanlar, oraya, buraya atılmışlar için kendime kızıyorum. Ne alırsanız alın, verdiğiniz paraya da emeğe de değer olsun. Boş şeylerle doldurmayın hayatınızı.
Bir şeyi almadan önce düşünün. Bunu sever miyim? Kullanır mıyım? diye…
Eşyalara değer vermekle değer katmak arasındaki ince çizgiyi unutmamak lazım.
Sizi seviyorum.
Bu aralar en sevdiklerim…

Kitaplardan bahsetmişken instagramda görüyorum okuduğun kitapları. Bir kitap yazısı hatta videosu yapsan ne güzel olur.
en kısa zamanda ben de düşünüyorum Gamze’cim.
Sevgiler.